Acımak Romanı Tahlili - Kaygana - p(1)

ÖZET
Reşat Nuri Güntekin Türkçeyi iyi kullanan, insanımızı anlatmakta çok
başarılı olmuş bir yazarımızdır. Eserlerinde kahramanlarının özelinde,
Anadolu insanını tüm yönleriyle verebilen Reşat Nuri için; Anadolu adolu insanı
genelinde de, bir bütün olarak insanlığı ve onun problemlerini dile getirmiş,
konu edinmiştir diyebiliriz. Acımak romanı da söz konusu özellikleri
şahsında barındıran bir eser olarak dikkat çekicidir. Yazar bu eserde genel
anlamda; biri mantığıyla, diğeri duygularıyla hareket eden iki kahramanı
hareket noktası alarak insanın duygu ve mantığıyla dengeli bir varlık olması
gerektiği tezini işlemiştir. Metnin niyeti bu şekilde ortaya konduğunda
yazarın ulusal olanda evrenseli yakalayabildiğini söylemek mümkündür.

I. Giriş
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Türkçe’nin ortasında geniş bir sevgi ve
şefkat ürpermesi” (Tanpınar 2000:461) olarak nitelendirdiği Reşat Nuri
Güntekin, yazı hayatına I. Dünya Savaşı sonlarında Zaman Gazetesi’nde
yayımlanan tiyatro tenkitleri ile başlar. (Aktaş 1988: 218) Çalıkuşu adlı
romanıyla ünlenen Reşat Nuri, Cumhuriyet öncesi ve sonrasında kaleme
aldığı roman, hikâye ve tiyatro eserleri ile edebiyatımızda önemli bir yer
edinmiştir.
“Mütareke yıllarında yazı hayatına başlayan Reşat Nuri, Batı
Edebiyatı’ndan öğrenilmiş bir roman ve tiyatro tekniği ile çeşitli hayat
sahnelerini, Türk insanının sosyolojik ve psikolojik vaziyetini, Türkiye
coğrafyasını edebi esere mekân yaparak işler. Ondaki insan sevgisi ve
hoşgörü, olayların hicve ve sosyal tenkide ulaşması beklenen yönlerini,
memleket manzaralarını, yumuşak bir üslupta göstermeye hizmet eder.
Bunun için de Reşat Nuri’yi, ideolojik bir cereyana bağlamadan memleket
edebiyatı vücuda getiren bir yazar olarak düşünmek yerinde olur. Onda
sanatın gayesi, en müspet manasıyla insandır; eserlerinde insanların cıvıl
cıvıl kaynaşması hissedilir. Nankörlüğün karşısında fazilet, gösterişin
karşısında tevazu, kıskançlığın karşısında hoşgörü ile bize, kendi insanımızı
sevmeyi öğretmiştir. Türk Edebiyatı’nın, Anadolu coğrafyası ve insanını
böyle bir mizaç aracılığıyla tanımaya başlaması bir şanstır. Türk köylüsü,
Reşat Nuri’nin kalemiyle kendi tabiî realitesi içerisinde sevimli çehresiyle
edebî eserin bünyesine girer…
Onun romanları her ne kadar hissî ve fikrî olmak üzere iki gruba
ayrılırsa da, acıma ve sevme duyguları bu eserlerin tamamını birbirinden
ayrılmaz bir bütün haline getirir.” (Aktaş 1988:219)
Osmanlı’nın son dönemlerini yaşayan bir aydın olarak Reşat Nuri,
Cumhuriyet’le birlikte bir devlet ideolojisi şeklini alan sosyal ve iktisadî
değişimi desteklemiş, bunu yer yer eserlerine de yansıtmıştır.1
 Vazifeleri
sayesinde Anadolu’ya ve onun problemlerine vâkıf olan yazar, kimi zaman
söz konusu problemlerin kaynaklarını eski ve yeniyi kıyaslamak yoluyla
okuyucuya aktarmıştır. Onun bu realist gözlemci yanı eserlerindeki
Anadolu’ya -insanı, kültürü ve problemleriyle bir bütün olarak-inandırıcılık katmıştır.
Cemiyet içindeki konumu ile kişisel duruşu, hayalleri ile dış dünyanın
gerçekliği, duyguları ile mantığı arasında yaşadığı çelişkiler nedeniyle her
zaman trajik olanı barındıran insan(lar)ın hikâyesi diyebileceğimiz Acımak,
yazarın sekizinci romanı olup 1928 yılında yayınlanmıştır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar